Suddi-i Kebir
İsmail b. Abdurrahman :
Tâbiînin tefsîr ve hadîs
âlimlerinden. Adı İsmâil bin Abdurrahmân bin Ebî Kerîme’dir. Künyesi, Ebû
Muhammed el-Kureşî, lakabı
Süddî-i Kebîr’dir. Lakabıyla meşhûrdur. Bu lakabı Kûfe Câmi-i şerîfi
süddesinde (ya’nî gölgesinde)
çok bulunması veya Medîne-i münevveredeki südde mahallinde oturmasından
verildiği bildirilmektedir.
Babası İsfehânlı olup, kendisi Hicaz’lıdır. Kûfe’de otururdu. Doğum yeri
ve târihi bilinmemesine
rağmen, 127, 128 (m. 745) senesinde vefât ettiği rivâyet edilmektedir.
Eshâb-ı kirâmdan Abdullah
bin Abbâs, Enes bin Mâlik, Ebû Hüreyre; Tâbiînden. Ebû
Abdurrahmân es-Sülemî, Ata
bin Ebî Rebbâh, İkrime (r.anhüm) gibi, âlimlerden ilim tahsil etti. Kendisinden
de Tâbiînden Sevrî, Şu’be
bin Haccâc, Ebû Avâne, Ebû Bekir bin lyâş’a (r.anhüm) ilim öğrendi. Abdullah
bin Abbâs, Abdullah bin
Mes’ûd’dan (r.anhüm) rivâyet yoluyla yazdığı, talebesi Esbât bin Nasrân
el-Hemedânî’nin haber
verdiği bir tefsîri vardır.. Yine Ebû Sâlih ve Ebû Mâlik vasıtalarıyla Abdullah
bin
Abbâs’a ve Mürr vasıtasıyla
da Abdullah bin Mes’ûd’a (r.a.) nisbet edilen tefsîrini, Ebû Ca’fer Muhammed
bin Cerîr-i Taberî
tefsîrinde Esbât vasıtasıyla nakl eder. Mürr yoluyla gelen rivâyetleri de Hâkim
Müstedrekinde toplamıştır.
Müfessirlerden İbni Ebî Hatim, Süddî-iKebîr’den şöyle bir rivâyette bulunur.
Kureyş kabilesi erkek
evlâdı kalmayan kimse hakkında; “falan zürriyetden mahrum, kaldı ma’nâsında
“Betene fülân ün” derlerdi.
Peygamber efendimizin de oğulları vefât etti. Âs bin Vâil; Muhammed zürriyetten
mahrum kaldı, dedi. Bunun
üzerine Kevser sûresi nâzil oldu. Meali şerîfi şöyledir; “(Ey Resûlüm),
gerçekten biz sana
(Cennetteki Havzı) kevseri, pek çok hayırları verdik. O halde, (buna şükür
olarak) namaz kıl ve kurban
kesiver. Doğrusu, sana (evlâdsız, nesli kesik deyip) dil uzatandır,
hayırsız nesli kesik...”
Kaynaklar:
-------------------
1) Tabakât-ı müfessirîn
cild-1, sh-109
2) Mîzân-ül-i’tidâl cild-1,
sh-236
3) Tehzîb-üt-tehzîb cild-1,
sh-313